Birçok öğrencinin paragrafa ağırlık verdiği, geri kalan soruları ise yazar-eser ezberleyerek “halletmeye çalıştığı” edebiyat, aslında sandığımız kadar büyük bir “canavar” değil. Çünkü asıl sorun şuradan başlıyor: Bizden istenen tam olarak ne? Koca bir edebiyat kitabını baştan aşağı ezberlemek mi yoksa gerekli olan bölümlere nokta atışı yapmak mı?
Edebiyatta ezberlenmesi gereken tek şey yazar-eserdir. ÖSYM, öğrenci elemek için uzun süredir bu taktiği kullanıyor. Yazar ve eserleri soruyor hatta bununla yetinmeyip eserlerin türlerine ve karakterlerine de sorularında yer veriyor. Öğrenci, lise hayatı boyunca ÖSYM’nin radarındaki eserleri okusa bile yine de bunların tamamına hâkim olamayacaktır ve hâl böyle olunca da ister istemez yazarları, eserleri, türleri ve karakterleri maalesef ezberlemek zorundadır (bu durumun sonunda ortaya çıkan Türk klasiklerine olan ilgisizlik ve soğukluk, başka bir yazımızın konusu olsun).
Peki AYT sadece yazar-eserden mi ibaret? Elbette ki hayır! Hepi topu 24 sorudan oluşan bir sınavın koskoca Türk edebiyatında hangi eserlere yer vereceğini bilemeyiz. Bu sebeple tüm enerjimizi ve zamanımızı yazar-eser ezberlemeye ayıramayız. Peki ne yapacağız? Her şeyden önce öğrencinin, Türk edebiyatının dönemlerine hâkim olması gerekiyor. Edebiyat ve tarih birbiriyle bağlantılı iki önemli alandır. Bu sebeple tarihî seyir iyi bilinirse edebiyat da daha iyi anlaşılır. Örneğin:
- Tarihte ne oldu da koskoca Divan edebiyatı bitti ve Tanzimat edebiyatı başladı?
- Tanzimat, Servetifünun, Fecriati, Millî Edebiyat... Neden sürekli edebiyat anlayışları değişiyor?
- Cumhuriyet dönemini neden belli başlı yıllara göre ayırıyoruz? Neden 1923-1940 arası diyoruz da 1923-1930 arası demiyoruz?
Bunun gibi sorular tarihle bağlantı kurulduğunda cevap bulacak sorulardır. Böylece öğrenci, edebiyat anlayışının neden dönemlere göre farklılık gösterdiğini anlayacaktır. Yani ezberlemeden; anlayarak, idrak ederek dönemleri kafasında oturtabilecektir.
Tabii bir de birbiriyle bağlantılı olan konular var. Örneğin akımları çalıştığınızda aslında farkında olmadan Tanzimat’a, Servetifünun’a ve Cumhuriyet dönemindeki bazı şiir anlayışlarına çalışmış oluyorsunuz. Ya da edebî sanatlara çalıştığınızda divan edebiyatı şiirlerine karşı aşinalık kazanıyorsunuz. Bunun gibi konuları beraber çalıştığınızda bir taşla iki kuş vurmuş olmakla kalmıyorsunuz aynı zamanda iki konuyu birleştirerek bütüncül bir bakış açısı kazanıyorsunuz.
Bunları uygulayarak ve sistemli bir şekilde soru çözerek çalıştığınızda inanın edebiyat sizin için ezberlenmesi gereken bir ders olmaktan çıkıyor ve sizi bir anda en az 16-17 net yapmaya götürüyor. Yönünüzü bilmeden sadece önünüzdeki kitapta yazanları ezberleyebilirsiniz elbette ama tüm bunları denemeye değmez mi sizce de?
Not: Bir de ÖSYM’nin AYT’de sormayı sevdiği soru tipleri var. Bu soru tiplerini, her sene çıkan konuları ve daha kapsamlı taktikleri öğrenmek için bizimle iletişime geçebilirsiniz ;)
Comments